1.1.3. Katılımcılık
Katılım, yönetim organları ya da kurumları ve bunların paydaşları arasında süreğen ve karşılıklı yarara dayalı ilişkiyi ifade etmektedir (Office for Public Management, 2012). Katılımcılık ise en genel anlamda, talep yanlı süreçleri ve güç paylaşımını içerecek şekilde, politika sürecinin herhangi bir aşamasında kurumsal süreçlere dâhil olarak kararların alınmasında etkili olma şeklinde tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle katılım; toplumun dinamizminin, insanların tercihlerinin ve tercihlerindeki değişmelerin kesintisiz bir biçimde siyasal karar verme sürecini etkileyebilmesidir (YERLİKAYA, 2015).
Avrupa Komisyonu iyi yönetişimin ilkelerinden biri olarak kabul ettiği katılımcılık ilkesinin uygulanması ile kamu kurumlarına duyulan güven arasında bağlantı olduğuna işaret etmektedir. Vatandaşlar kamu kurumları tarafından kendilerini ilgilendiren çeşitli kararların alınmasından önce görüşlerine başvurulan; öneri ve yorumları ile süreçte söz hakkına sahip olan hedef kitleler, kamu kurumlarına ve gerçekleştirdikleri faaliyetlere daha fazla güvenmektedirler. Bu açıdan bakıldığında katılımcılık, hedef kitlelerin kamu kurumlarına yönelik güvenlerinin oluşumunda önem arz etmektedir (Boztepe, 2013).
İyi yönetişimin ilkelerinden olan katılımı sağlamak için paydaşların görüşleri, endişeleri ve perspektifleri ile ilgili derin bir kavrayışın yanı sıra strateji ve politika geliştirmeye nasıl dahil edilebilecekleri ve stratejilerin gerçekleştirilmesi aşamasında nasıl bir rol oynayabilecekleri konusunda bir plan olmalıdır. Blair (2004)’e göre katılımı sağlamak için halktan katılacak olan üyeleri tanımlamak, katılım için doğru zamanı seçmek, sorunlar, fırsatlar ve problemler konusunda katılımcıları bilgilendirmek, katılım aşamasına kaynak ayırmak ve uygulama mekanizmaları geliştirmek gerekir. Özel şirketlerin birçoğu vatandaş katılımını sağlamak için halk toplantıları yapmakta, çalışanlara yönelik anketler düzenlemektedir. Bununla birlikte; İngiltere’de yapılan bir araştırmada kamu kurumlarının, konumlarından kaynaklanan sebeplerle, daha katılımcı oldukları ortaya çıkmıştır. Bu sonuç kamu kurumlarının daha geniş bir kitleye hesap vermek zorunda olmaları ile bağdaştırılmaktadır (Aribas, 2013).
Last updated