1.1.2. Hesap Verilebilirlik
Kamu yönetimi literatüründen son dönemlerle en fazla kullanılan kavramlardan birinin “hesap verebilirlik” olduğu söylenebilir. Kavramsal açıdan ele alındığında hesap verebilirliğin literatürde benzer şekillerde tanımlandığı görülmektedir. Bu tanımlamalara göre hesap verebilirlik, herhangi bir kişi ya da grubun, yerine getirdiği eylem ve işlemlerden dolayı, kendisi dışında yer alan başka bir kişi ya da gruba açıklama yapması veya cevap vermesi anlamını taşımaktadır (Eryılmaz & Biricikoğlu, 2011).
Hesap verebilirlik, bir kurumdaki görevlilerin, yetki ve sorumluluklarının kullanılmasına ilişkin olarak ilgili kişilere karşı cevap verebilir olma, bunlara yönelik eleştiri ve talepleri dikkate alarak bu yönde hareket etme, bir başarısızlık, yetersizlik ya da usulsüzlük olması durumunda sorumluluğunu üzerine alma ihtiyacı şeklinde açıklanabilir (Arcagök & Erüz, 2006).
Hesap verebilirlik, genel olarak bir kimsenin veya kurumun yaptıklarından dolayı başka bir otoriteye cevap vermesi ve açıklamada bulunması olarak tanımlanabilir. Diğer bir ifade ile kendilerine yetki verilen ve kaynak tahsis edilenlerin üzerinde anlaşmaya varılmış beklentiler ışığında, sonuçlara ulaşmak bakımından değerlendirilmeye tabi tutulmasıdır. Demokratik yönetimlerin özünde yer alan bir denetim yetkisi olarak da görülen hesap verebilirlik; devlet-vatandaş ilişkilerinde güvenin tesis edilmesini, bilgi alabilmeyi, kontrol etmeyi ve yön vermeyi de içeren bir kavramdır(GÜL, 2008).
Bovens (2009) idari birimlerin hesap verebilirliğini, modern demokratik bir yönetimi farklı yapan özellik olarak nitelendirmiştir. Dowdie (2006)’e göre hesap verebilirliğin temelinde kamuya karşı sorumlulukları bulunan kişilerin yaptığı işlerim performansına yönelik savunma verme yükümlülüğü yatar. Samaha (2006) ise demokrasilerde vatandaşların ilgili kamu politikası ve uygulamasına yönelik süreci değerlendirme ve devlet işlerine direkt bir şekilde müdahil olabilme fırsatına sahip olması gerektiğini savunmuştur.
Günümüzde ortaya çıkan yeni iletişim teknolojileri kamu kurumlarının hedef kitleleriyle olan iletişimlerine yeni bir boyut kazandırarak; şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarının hayata geçirilmesini ve kamusal karar alma ve politika oluşturma süreçlerine hedef kitlelerin katılımlarının sağlanmasını kolaylaştırmıştır (Boztepe, 2013).
Hesap verilebilirliğe etkisi olan etkenlerden ikisi şeffaflık ve açık veridir. Fox (2007)’a göre şeffaflık gereklidir, fakat hesap verilebilirliği sağlamak için yeterli değildir. Bu durumla ilgili olarak Peixoto (2013) hesap verebilirliğe giden süreçte şeffaflığın sürecin dörtte birlik kısmını oluşturduğunu ifade etmiştir. Kosack & Fung (2014) da aynı süreci sosyal hesap verebilirlik olarak dört adımla ifade etmiştir: 1)Kamu sektörü bilgisi açılır. 2)Açılan bilgi talep eden kitleye ulaşır. 3) Vatandaş edindiği bilgiyi yorumlar ve karşılık verir. 4)Kamu görevlileri ilgili tepkiye cevap verir veya yaptırımda bulunur.
Çeşitli çalışma ve raporlarda hesap verebilirlik sürecine dair iki yol olduğu ifade edilmiştir. Kısa yol olarak, vatandaşın hizmet sunan kurum ile direk iletişimde olabileceği yöntem iken, uzun yol olarak vatandaşın oy ve itiraz hakları sayesinde yöneticiyi hizmet kalitesini arttırmayı sağladığı yöntem belirtilmiştir (Word Bank 2003, Kosack & Fung 2014).
Last updated